Sena, son günlerde yaşanan kadın cinayetleri ile ilgili sosyal medyada yayılan ve toplumun dikkatini çeken bir video ile adından söz ettiriyor. Genç kadın, yaptığı açıklamada 'Kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum' diyerek, sadece cinayetlere kurban giden kadınların değil, bu konuda toplumda farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguluyor. Sena, kadınların yaşadığı şiddet ve hak ihlallerine karşı sesini yükselterek, birçok kadının hissettiği çaresizliği ve korkuyu sembolize ediyor. Olay, kadın hakları savunucularının sesini daha da yükseltmesine zemin hazırladığı gibi, tüm toplumda büyük bir yankı uyandırdı.
Sena, kişisel deneyimlerinden yola çıkarak kısa bir video hazırladı ve bu videoyu sosyal medya platformlarında paylaştı. Video, kısa sürede geniş bir kitleye ulaştı ve birçok kadın, onun mücadelesine destek vermek amacıyla paylaşımlar yaptı. Sena, videoda kadın cinayetlerinin istatistiklerini vererek, her bir rakamın ardında bir yaşam olduğunu hatırlatıyor. 'Bir kadın cinayete kurban gitmeden önce, erkek şiddeti altında yaşamaya mahkûm olmayı istemiyorum' diyor. Bu sözleri, pek çok kadının yaşadığı korku ve üzüntüyü özetlerken, aynı zamanda güçlü bir toplumsal tepki oluşturdu.
Sena'nın hikâyesi, sadece onun adını değil, yüzlerce ailenin acısını da temsil ediyor. Kadın cinayetleri istatistiklerine göre, her yıl binlerce kadın erkek şiddeti sebebiyle yaşamını yitiriyor ve bu durum toplumsal bir yara haline geliyor. Sena, sadece kendi isyanını dile getirmekle kalmıyor; aynı zamanda bu konuda adalet arayışında olan tüm kadınların sesi olmaya çalışıyor. Videonun sonunda, 'Adalet için hepimizin sesi çıkmalı. Kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum, ben hayatta kalmak istiyorum' diyerek, hayatta kalma mücadelesini simgeliyor.
Herkese umut aşılamak amacıyla yaptığı bu girişim, kadınların dayanışma içinde olmasının önemini de gösteriyor. Bu tür sosyal medya hareketleri, sadece bir mesaj vermekle kalmıyor, aynı zamanda toplumda önemli bir farkındalık yaratma potansiyeline sahip. Asıl hedef; kadın cinayetlerini durdurmak ve kadınları şiddet döngüsünden kurtarmak. Sena, bu hedef doğrultusunda toplumun her kesime hitap eden bir platform oluşturmak istemekte.
Sena'nın cesareti, tüm kadına şiddet karşıtı aktivistlere ilham verirken, aynı zamanda insanların düşünme şekillerini de değiştirmekte. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusu, yok sayılacak bir mesele olmaktan çıkması gerektiği gibi, bu konuda daha geniş kitlelerde farkındalık yaratılması gerekiyor. Farklı iletişim kanalları kullanarak, genç kadınlar arasında ve genel olarak toplumda bir mobilizasyon sağlamak, Sena'nın en büyük hedeflerinden biri haline gelmiş durumda.
Özellikle genç kuşakların, bu tür konularda daha duyarlı ve aktif olmasını sağlayacak çalışmaların artması, toplumun genelinde olumlu bir değişim yaratacak. Sena gibi kadınların hikâyeleri, çevresindekilere ilham verdiği gibi, kadınların hayatta kalma mücadelesinde bir araya gelerek güçlenmelerine de katkı sağlıyor.
Tüm bu gelişmeler, kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı duyarsız kalan toplumun bir parçası olmadığımızı hatırlatıyor. Sena gibi genç kadınların cesareti, kadına şiddetle mücadelede önemli bir dönüm noktası olmaya aday. Kadın cinayetlerini konuşmak, sadece mağdurlar için değil, herkes için bir sorumluluk haline gelmeli. Her birey, bu konuda sorumluluk almalı ve sesini çıkarmalıdır. Unutulmamak ve unutulmamak için unutulmaz bir kadın olmak isteyen her Sena, sosyal medyada paylaşımlar yaparak, sesini duyurmanın yollarını arıyor.
Bu mücadelede yer almak, kadınların yalnız olmadığını göstermek ve her bireyin farkındalığını artırmak için önemli bir adımdır. Sena’nın isyanı ve cesareti, yalnızca birey olarak değil, toplumsal hafızayı canlandırmak adına da hayati bir öneme sahiptir. Umarız, bu tür cesur çıkışlar hem toplumda değişim yaratır hem de nihayetinde gerçek haksızlıkların sona ermesine yol açar.