Her yıl olduğu gibi bu yıl da üniversite öğrencileri, vize dönemiyle birlikte büyük bir stres ve kaygı dönemine girdi. 2023-2024 akademik yılı vize sınavları, birçok öğrencinin beklediğinden daha karmaşık ve zorlayıcı olmasıyla dikkat çekti. Yaklaşık 50 bin öğrencinin, vize sınavlarında çeşitli konulardan kaynaklı sorunlar yaşadığı, derslerde yeterince başarılı olamayanların sıkıntı içinde olduğu gözlemleniyor. Bu durum, ülkede üst düzeyde bir eğitim kalite tartışması başlatırken, aynı zamanda gençlerimizin ruhsal sağlıklarını da tehdit eden bir unsura dönüşüyor.
Vize sınavları, öğrencilere, öğrenim hayatlarının bu döneminde önemli bir sınav niteliği taşıyor. Ancak, bu süreç birçok öğrenci için kabusa dönüşüyor. Devlet ve özel üniversitelerde okuyan 50 bin civarındaki öğrenci, sınavlarda karşılaştıkları zorluklar nedeniyle büyük bir endişe yaşamaktalar. Öğrenciler arasında yapılan anketler, vize sınavlarının keyif almak şöyle dursun, ciddi bir kaygı kaynağı olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle pandemi sonrası eğitim sisteminde yaşanan aksaklıklar, öğrencilerin derslerdeki başarı düzeylerini önemli ölçüde etkiledi.
Bu yıl vize sınavlarındaki zorluk, öğrencilerin akademik kaygılarla birlikte psikolojik sağlıklarını da tehdit etmeye başladı. Uzmanlar, sınav döneminin sadece akademik başarı ile değil, aynı zamanda mental sağlıkla da ilgili olduğunu ifade ediyor. Kendilerine yeterince zaman ayıramayan ya da derslerine odaklanmakta zorluk çeken öğrenciler, motivasyon kaybı yaşıyor. Sonuç olarak, eğitim sisteminin yüklediği baskı, sınav dönemi stresi ile birleşince öğrencileri tabir-i caizse köşeye sıkıştırıyor.
Bu bağlamda, eğitim kurumlarının da bu süreci daha sağlıklı bir hale getirmek için harekete geçmesi gerektiği ifade ediliyor. Öğrencilerin yaşadığı sınav kaygısını azaltmak için çeşitli destek programlarının oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Üniversiteler, öğrencilere sınav hazırlığı için daha fazla kaynak sağlama, stres yönetimi seminerleri düzenleme ve akademik danışmanlık hizmetleri sunma konularında adımlar atabilir. Ayrıca, sınavlar öncesi yapılan çalışma programlarının daha düzenli ve belirli bir takvim dahilinde olması, öğrencilerin hazırlık süreçlerini daha planlı ve verimli bir hale getirebilir. Eğitim kurumları, sadece akademik başarı odaklı değil, aynı zamanda öğrencilerin psikolojik sağlığını göz önünde bulunduran bir yaklaşım benimsemelidir.
Uzmanlar, vize döneminin getirdiği stres ile başa çıkmak için öğrencilerin destek almasının önemini vurguluyor. Ailelerden, öğretmenlerden ve arkadaşlardan gelen destek, öğrencilerin duygusal yüklerini hafifletebilir. Öğrencilerin, kaygı ve stresle başa çıkmalarını kolaylaştıracak aktivitelere yönlenmeleri, sosyal etkinliklere katılmaları ve özenle hazırlanmış bir çalışma planı oluşturmanın faydalı olabileceği belirtiliyor. Bütün bunlar, içinde bulunduğumuz eğitim döneminde öğrencilerin daha sağlıklı bir sınav süreci atlatmalarına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, bu yılki vize sınavlarının öğretim kadrosu ve eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. 50 bin öğrencinin mağduriyeti, sadece bireysel bir sorun olmaktan öte, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalı ve çözüm yolları aranmalıdır. Eğitim sistemimizin kalitesi, sadece sınav başarılarıyla değil, aynı zamanda bu süreçte öğrencilerin yaşadığı stres ve kaygılarla da yakından ilişkilidir. Eğitim kurumlarının bu soruna karşı geliştireceği politikalar, hem öğrencilerin akademik hayatlarını hem de ruhsal sağlıklarını olumlu yönde etkileyecektir.